Marka Hakkı İhlali Arabulucu Hizmeti Detayları
- İlgili deliller ile rapor hazırlama,
- İlgili Kurum/Kişi ile Temas Kurup Bilgilendirme yapmak,
- İlgili değişikliklerin yapılmasını takip etmek,
- Sonuçlandırıp takipçisi olmak.
Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretlerdir. (556 s. KHK m.5)
Markanın temel işlevlerini şöyle sıralayabiliriz:
Marka hakkına tecavüz edilmesi halinde hukuki ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Söz konusu hukuki ve cezai yaptırımlar 556 s. KHK’nın “Marka Hakkına Tecavüz Durumları” başlıklı, sekizinci kısımda ele alınmıştır;
Ceza hükümleri
Madde 61/A – (Ek : 3/11/1995 – 4128/5 md.; Değişik: 21/1/2009 – 5833/3 md.)
Başkasına
ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal
veya hizmet üreten, satışa arz eden veya satan kişi bir yıldan üç yıla
kadar hapis ve yirmibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Marka koruması olan eşya veya ambalajı üzerine konulmuş marka koruması
olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıran kişi hakkında bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına
hükmolunur.
Yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı
üzerinde satmak, devretmek, kiralamak veya rehnetmek suretiyle
tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Yukarıdaki fıkralarda
tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
halinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı cezaya hükmedebilmek için markanın Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.
Üzerinde başkasının hak sahibi olduğu marka taklit edilerek üretilmiş
malı satışa arz eden veya satan kişinin bu malı nereden temin ettiğini
bildirmesi ve bu suretle üretenlerin ortaya çıkarılmasını ve üretilmiş
mallara el konulmasını sağlaması halinde hakkında cezaya hükmolunmaz.
Marka sahibinin talepleri
Madde 62 – Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c)
(Değişik : 3/11/1995 – 4128/5 md.) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile
üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları
üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması
talebi.
d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler
üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu
ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen
tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi
gerekir.).
e) (Değişik : 3/11/1995 – 4128/5 md.)
Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması,
özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların
üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün
önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi.
f)
Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının,
masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ
edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
Tazminat
Madde 64 –
Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü
üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran
veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi,
hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle
yükümlüdür.
Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan
kişi, marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisini
haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi halinde veya
kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, sebep olduğu
zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Yoksun kalınan kazanç
Madde 66 –
Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil,
ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da
kapsar.
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine
bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap
edilir:
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti
olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği
muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c)
Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka
uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline
göre,
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
Yoksun kalınan kazancın artırımı
Madde 67 –
Marka üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan kazancın
hesaplanmasında, 66 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) veya (b) veya (c)
bendlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birini seçmişse;
mahkeme, ürünün satışında markanın ekonomik bakımdan önemli bir
katkısının bulunduğu kanaatına vardığı takdirde, kazancın
hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesine karar verir.
Markanın ilgili ürüne ekonomik bakımdan önemli bir katkısının olduğunun
kabul edilebilmesi için, ilgili ürüne olan talebin oluşmasında markanın
belirleyici etken olduğunun anlaşılmış olması gerekir.
Markanın itibarı
Madde 68 – Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi, bu nedenle, ayrıca tazminat isteyebilir.
Hükmün ilanı
Madde 72 –
Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatinin
bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş
kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak
ilan edilmesini talep etmek hakkına sahiptir.
İlanın şekli ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.